Twentify Blog: Türkçe

Mini Araştırma: Sürdürülebilirlik

Written by Twentify Ekibi | 17.Ağu.2021 17:18:46

Son günlerde yaşadığımız çevre felaketlerinden sonra doğanın dengesini korumanın ne kadar önemli olduğu tüm ciddiyetiyle, bütün dünyanın gündeminde bir kez daha yer almış oldu.

Çevre problemlerine çözüm bulup, doğayla daha iyi bir ilişki içerisinde olmamızın gerekliliği sonucunda günlük hayatımızda daha fazla yer eden bir kavram da ortaya çıkıyor, sürdürülebilirlik.

Sürdürülebilirlik hem tüketicilerin hem de markaların bu kadar gündemindeyken, tüketicilerin bu kelimeden ne anladıkları ve markaların bu konudaki çalışmalarının tüketiciler üzerindeki etkisi ve algısı ise tam olarak yerine oturmayan bazı şeyler olduğunu da gösteriyor.

Biz de Twentify olarak tüketicilerin sürdürülebilirlik konusundaki algısını ve markalarla nasıl ilişkilendiklerini anlamak üzere sosyo-ekonomik ve demografik olarak Türkiye temsili 1.011 kişi ile bir araştırma gerçekleştirdik.


Araştırmamız sonucunda, sürdürülebilirliğin tüketim ve üretim tarafında baskın şekilde ortaya çıkan anlamının “geri dönüşüm” (%42) olduğu görülmekte. Tüketim tarafında ise hemen ardından “çevre dostu ürünleri satın alma“ (%31) cevabı gelmekte. Bu açıdan tüketicilerin kendilerine bir sorumluluk biçtiği söylenebilir.

Bununla birlikte tüketiciler, sürdürülebilir üretimde üreticiye daha büyük bir sorumluluk yüklüyor: üretimde doğal kaynaklara, çevreye zarar verilmemesi (%24) ve doğal kaynakların verimli ve uzun ömürlü kullanımı (%19), geri dönüşümün yanında yer alan diğer akla gelenlerden.

Ayrıca tüketiciler bilinçdışı satın alım yapmak yerine markaların “Sürdürülebilirlik” odaklı çevreye zarar vermeyen ürün / hizmetler sunan yaklaşımlarına olumlu bakıyor ve bu çalışmalar tüketicilerin markaya olan güvenini güçlendiriyor. Bunun sonucu olarak da markaların sürdürülebilirliğe verdiği önem tüketicilerin satın alma kararlarında belirttikleri bir etken olarak karşımıza çıkıyor.

Fakat markanın çevre veya sosyal konularda farkındalık iletişimleri veya çevreye en az zarar verecek şekilde üretim yapması düşük rağbet görürken, çevreye zarar vermeyen ürünler/hizmetler sunması (%36), ürünlerini geri dönüştürmesi ve geri dönüştürülmüş materyallerden ürün yapması (%27) öne çıkıyor.

Üretimi ve tüketimi ile sürdürülebilirliğe en fazla zarar veren teknolojiler sorulduğunda %31 ile kömür, doğalgaz, elektrik gibi geleneksel enerji ve %21 ile otomobiller en yüksek payı alıyor. Önceki sonuçlarımıza paralel olarak katılımcılar burada da daha göz önünde ve uzun zamandır sıklıkla bahsedilen endüstrilerin zararlarına odaklanıyor. Öte yandan beyaz eşya (%2) ve bilgisayarlar (%3) geride kalırken akıllı telefonların (%15) sürdürülebilirliğe zarar verme açısından daha önde olması dikkat çekici.

Markalar bu noktada yeni ürün ve teknolojilerle hem tüketiciyi memnun etmeye çalışırken hem de sürdürülebilirlik çalışmalarıyla doğaya karşı sorumluluğunu yerine getirmeye ve tüketicinin beklentisini karşılamaya çalışmaktadır.

Peki tüketiciler bu konuda üstlerine düşeni ne kadar yapıyor?

Markalardan sürekli sürdürülebilirlik konusunda çeşitli beklentilere giren tüketicilerin, günlük hayatlarında bu konuda yeterince hassas davrandığını düşünüyor musun?” Sorumuza katılımcıların %43’ünün emin değilim yanıtını verdiğini görüyoruz. Belli ki tüketiciler olarak yalnızca markalardan beklenti içerisine girmekten ziyade bizlerin de yapması gereken daha çok iş var. 

Gerçekleştirdiğimiz diğer araştırmaların bulgularına paralel olarak tüketicinin genel/kamusal sorunlar konusunda tek başına gerçekleştirebildiği/gerçekleştirmek isteyeceği çözümlerin öncelikle nispeten kolay ve ucuz pratiklere yöneldiğini görüyoruz. Örneğin sürdürülebilir bir gelecek için yapılanlar arasında en başa “günlük hayatta plastik yerine cam vb. materyallerin tercihi” (%46) geliyor. Onu "genel tüketimi azaltma" (%39) ve "çevre dostu ürünleri tercih etme" (%38) takip ediyor. "Organik ürün tercihi" (%27) ve "ikinci el ve ya kiralık ürün kullanma tercihi" (%20) ise gerilerde yer alıyor.

“Sence sürdürülebilir bir dünyayı kurmak için aşağıdakilerden hangisi daha önemlidir?” Sorumuza ise açık ara %60 gibi büyük bir oranla “geri dönüşüm çalışmalarının arttırılması” seçeneğinin tüketiciler tarafında öne çıkan bir yanıt olduğunu görüyoruz.

İklim değişikliğinin yarattığı sorunlar ile mücadele etmek bireysel olarak da marka olarak da mümkün. Hâlâ bir şeyleri değiştirebilmek için geç kalmış sayılmayız, bu konuya daha ciddi yaklaşıp daha etkili aksiyonları bir an önce almamız gerekmekte.


Daha fazla bilgi ve öneri için info@twentify.com adresinden bize ulaşabilirsiniz.