İnanması güç, ama geçtiğimiz hafta ile beraber 2021’in %30’unu geride bıraktık. Hala birisi bize geçen yıl dediğinde, kastettiğinin 2019 yılı olduğundan emin gibiyiz. Karmaşık sokağa çıkma yasakları, aşı sürecinin verdiği gerginlik, ve hayat şartlarının değişmesi ile geçen bu süreç, ne yazık ki zaman algımızı altüst etmiş durumda.
Pandeminin tüketici davranışlarını nasıl etkilediği ile ilgili süreç içerisinde pek çok kaynak paylaştık, bunlar içerisinde Türkiye’yi anlamak adına özellikle pandemi sürecinde yürüttüğümüz Korona Günlükleri araştırma serimize göz atmanızı öneririz.
Tabi ki tüketicilerin nasıl etkilendiği ile birlikte, geleceğin nasıl şekilleneceği hepimizin kafasında bir muamma; bu alanda da birçok kaynak, bize pandemi sürecinde gerçekleştirilen araştırmalar üzerinden çıktılar sunuyor. Euromonitor International ise bu duruma biraz daha farklı bir açıdan yaklaşarak - pandemi öncesi trendleri de göz önünde bulunduran bir çalışma gerçekleştirmiş. Bu Brief'te de, Top 10 Global Consumer Trends 2021 analizine değineceğiz. Bu analiz, önümüzdeki dönemde gerçekleşebilecek 10 global tüketici trendini belirlemiş. Biz de, daha önce Brief'te değinmediğimiz ve önemli olduğunu düşündüğümüz 4'ünü burada sizin için özetledik.
1. Hesabını Bilen Tüketiciler
Tüketiciler küçülen ya da belirsiz ekonomilerde, iş güvenliği duymadıkları durumlarda ve hane gelirinin düştüğü senaryolarda, değerlerini gözden geçirmeye, tüketim davranışlarını değiştirmeye ve tutumlu olmaya eğilimlidirler. Şu anki dönemde de, tüketiciler 2008 global finansal krizden daha negatif bir ruh haline sahipler.
Pandemi öncesinde artan tutumluluk hali, pandemi ile birlikte daha da etkin bir hale gelmeye başlamış durumda. Pandeminin getirdiği belirsizlik, tüketicileri daha fazla ihtiyaçlarını önceliklendirmeye, indirim marketlerden alışveriş yapmaya, ve kiralama ve ikinci el seçeneklerini gözden geçirmeye itmiş durumda. Bu durumda özellikle iki trend artış gösteriyor;
İkinci el ve kiralama opsiyonları, hem satın alma gücü, hem de sürdürülebilirlik açısından tüketicilere olumlu bir alternatif sunuyor.
'Şimdi al, sonra öde' ödeme opsiyonları, tüketicilerin satın alırken daha rahat ve sürtünmesiz bir süreç içinden geçmesine yardımcı oluyor.
2. Geleceği Beraber İnşa Etmek
Tüketiciler şirketlerin maddi kaygılarının ötesinde, toplumun ve gezegenin sağlığını ve çıkarlarını korumalarını bekliyor. Şirketler artık dünyayı daha sürdürülebilir bir şekilde yeniden şekillendirmeye yardımcı olduklarını, herkes için daha eşit bir dünyaya katkı sağladıklarını göstermek zorundalar.
Tüketiciler uzun süredir plastik kullanımı, iklim değişimi ve gıda israfı konusunda bilinçleniyorlar, ve bazı satın alma kararlarını bu görüşler etrafında şekillendiriyorlar. Pandemi ile birlikte, tüketiciler sağlık ve sürdürülebilirlik konusunda ekstra sorumluluk alan markalara karşı daha pozitif bakmaya başlamış durumdalar. Sektör profesyonelleri, tüketicilerin sürdürebilirlik konusunda pandemi öncesine göre %69 daha fazla endişe duymalarını bekliyor.
3. Kolaylığa Duyulan Özlem
Tüketiciler, günlük alışkanlıkları altüst edilmeden önce doğal karşılanan kolaylığın özlemini çekerek, salgın öncesi dünyanın rahatlığını arzuluyorlar; buradaki en önemli nokta da, plansız bir şekilde gerçekleştirilebilen mağaza alışverişleri, ya da sosyalleşme aktiviteleri.
Tüketiciler bu deneyimi dijital kanallar ile değiştirmeye çalışıyorlar. Dijital kanallar genç popülasyon için aşina oldukları deneyimin bir parçası olsa da, bu durum her jenerasyon için geçerli değil. Yapılan araştırmaya göre, gençler her ne kadar dijital etkileşimleri tercih etse de, 60 yaş üstü tüketicilerin %68’i, müşteri temsilcileriyle konuşmayı tercih ediyor.
Burada mağaza alışverişine alternatif olarak ortaya çıkan 'click-and-collect' servisleri, yani online sipariş sonrası mağazadan teslim alma sürecinde de ortaya birçok sorun ortaya çıkıyor. Burada en çok karşılaşılan sorunlar her ürünün her mağazada olmaması, sınırlı mağaza saatleri, uzun sıralar, ve teslim alma sürecinin uzunluğu.
4. Zaman Yönetiminde Yeni Yaklaşımlar
Tüketiciler artık her şeyi halletmek için hem yaratıcı hem de verimli olmak zorunda hissediyorlar. Pandemi ile birlikte evlerde zaman geçirdiğimiz bu dönemde işi, aileyi, sosyal hayatı ve kişisel hayatı aynı anda yürütmek, oldukça zor bir durum olmaya başladı. Bu noktada da tüketiciler, hayatlarındaki öncelikleri ayarlayarak, zamanlarını verimli hale getirmeye çalışıyorlar.
Bu süreçte tüketicilerin %51'i, hayatlarının en önemli üç önceliğinden birine 'kendine zaman ayırma'yı eklemiş durumdalar. Bu oran, her geçen yıl artık gösteriyor; ve gelecekte de öneminin artacağını tahmin etmek hiç zor değil.
Sizin raporda belirtilen konulardan, ya da rapor dışındaki deneyimlerinizden gözünüze çarpan bir değişim var mı? Bu noktada yorumlarınızı duymak, bizi çok mutlu eder.
Keyifli okumalar,
İlker İnanç
Twentify CEO
Eğer bu e-posta size forward edildiyse ve abone olmak isterseniz, linke tıklayarak Brief'e abone olabilirsiniz.✌🏻
Sürdürülebilirlik, son 20 yılda iş dünyasında sıkça kullanmaya başladığımız, son dönemde ise Dünya'nın sürdürülebilirliği ile toplum jargonuna girmiş bir kelime - peki bu konuda ne kadar bilgiliyiz? Campaign Türkiye ile birlikte, tüketicilerin sürdürülebilirlikten ne anladıklarını, ve markalardan sürdürülebilirliğe dair beklentilerini araştırdık. Markaların sürdürülebilirlik iletişimi, toplum için ne kadar önemli?
2020'nin en çok indirilen uygulaması TikTok, gittikçe artan bir popülariteye sahip. Bu popülarite de, özellikle müzik endüstrisinde parçaların TikTok üzerinden viral olmalarını sağlıyor. Bu süreç ve popülarite ise şans eseri gerçekleştirilmiş değil - hepsi, TikTok'ın topluluk yönetimi, pazarlama, ve şirket stratejisi doğrultusunda attığı adımlardan kaynaklanıyor.
Beyaz yaka çalışanların büyük bir kısmı, pandemi sürecinde uzaktan çalışmaya alıştı. Bu süreçte Türkiye ve Dünya'dan birçok şirketin, bundan sonra kalıcı uzaktan çalışmaya geçtiğini de biliyoruz. Peki, bu durum böyle mi devam edecek, şirketler uzaktan çalışmaya pandemi sonrası nasıl yaklaşacak, ve hangi meslek gruplarının ofise dönmeleri daha olası?
Otomasyonun işlerimizi elimizden alacağı konusu, Aristo'nun otomatik arp korkusundan beri insanlığın taşıdığı binlerce yıllık bir korku; ve maalesef bu korku haksız sayılmaz. NY Times, bu makalede farklı görüşmerden otomasyon ile ilgili değerlendirmeleri alarak, genel bir çerçeve ortaya çıkarmayı başarmış. Sonuç olarak, biraz korkmak gerçekçi olabilir.
İş dünyasında hepimizin hedefleri var, ancak bu hedeflerin neler olduğundan ziyade, bu hedeflerin nasıl aktarıldığı ve nasıl ortaya çıktıkları, aslında ulaşılma başarısını ve sürdürülebilirliğini de etkiliyor. HBR'daki bu çalışma, hedefler ve iletişimin nasıl olması gerektiği konusunda bazı ipuçları sunuyor.
Tüm bankaların tasarruf alışkanlığı için kumbara dağıttığı yıllarda, Türkiye İş Bankası, geçmişten günümüze eskimeyen atasözünü tercih etmiş.
Türkiye İş Bankası, 1960'lar
Twentify, Barbaros Mah. Begonya Sk. No:1 İç kapı no:2, Ataşehir, İstanbul, Turkey