Not rendering correctly? View this email as a web page here.

21 Ekim 2020

Merhaba!

Bu haftayla beraber, yılın yaklaşık olarak %80’ini geride bıraktık. COVID-19 salgını, tüm dünyada yaşanan sağlık krizi, pandeminin ekonomik etkileri, Orta Doğu'daki politik karışıklıklar, Amerika’daki ırkçılık karşıtı gösteriler ve Avustralya’daki yangınlar ile geçen bir yıl oluyor 2020. Şimdiye kadar olup bitenlere bakarsak, 2020'nin şimdiden tarihte önemli bir yer edineceğini ve insanlık için dönüm noktası olacağını belirtmek yanlış olmaz.

Küreselleşen dünyanın geçirdiği bu talihsizliklerle beraber, hepimiz bu çıkmaz iklimden etkileniyoruz. Bir çok alanda üst üste gelen negatif haberler, hepimizin duygu dünyasında bir şekilde karşılık buluyor. Dünya ve doğaya karşı yaşadığımız acizlik karşısındaki zayıflık hissimiz, bir şekilde değiştirilebilecek düzensizlikler ve haksızlıklar için direnme gücüne dönüşebiliyor. GfK’in Temmuz 2020’de yayınladığı bir tüketici araştırması, bu konuda oldukça ilginç veriler sunuyor.

Araştırmaya göre, tüketicilerin endişe ve güvensizlikleri oldukça yoğun, artık tüketiciler markaların da bu konularda tavır alabileceklerini düşünüyorlar.

gfk_1

Tüketiciler, sosyal konulara karşı artık çok daha hassas. Etnik, dini ve ırksal farklılıklara saygı duymak olarak tanımlanan sosyal hoşgörü, 2009'a göre 7 sıra artışla ABD'de 12. en yüksek kişisel değer olarak karşımıza çıkıyor.

Tüketiciler sosyal ve ekonomik dengesizliğin farkında ve bundan dolayı endişe duyuyorlar. Bununla beraber, on yıl öncesine göre kıyasla topluluğun bir parçası olma hissi azalmış durumda. Bunu sadece 2020 yılı ile açıklamak doğru olmaz, ama yeni jenerasyonlar ile birlikte artan bireyselliği bir kriter olarak değerlendirebiliriz.

gfk_3

Peki markalar tüketiciler için bu boşluğu doldurabilir mi?

  • Katılımcıların %67’si, ABD’de markaların ilk kez ırkçılık karşısında bir duruş sergilediğini farketti.
  • Yine katılımcıların %59’u ise, markaların direnişlerine olumlu anlamda katkı sağlayabilecek bir güç olduğunu farkettiler.
Bu durum markaların kritik bir karar alıp var olan uygulamalarını ve mesajlarını gözden geçirmeleri gerektiği anlamına geliyor; ki bu efor, onların tüketicilere daha yakın bir imaj çizmelerine de yardımcı olabilecek sonuçlar yaratacak gibi gözüküyor.

Bu konuda, markalar için anlamlı olabilecek ve ABD ile sınırlı kalmayacak birkaç öneri sıraladık.

Ben değil, biz mesajı verin. Toplumsal bir konuda bir mesaj vermek istiyorsanız bu konuda samimi olmalısınız. Markanız bu gibi durumlarda doğrudan değil, dolaylı olarak değer kazanır. Hepimiz aynı gemideyiz, beraber güçlüyüz gibi mesajlarla birlik olmanın altını çizerek, dönemin beklentilerini karşılamaya odaklanın. Bireysellik ürünlerin hayata uygulanışında etkili olsa da, bir parçası olma duygusu için doğru bir yönelim değil.

İyimser değil, "gerçekçi iyimser" olun. İçinde yaşadığımız dünyanın mükemmel bir dünya olmadığını bildiğinizi tüketicileri anlatırken, onun daha iyi bir yer olabileceğini ve bunun için marka olarak yaptıklarınızı / yapacaklarınızı onlara anlatın. Tüketicilere ilham olun.

Elinizi taşın altına koyun ve sorumluluk alın. Toplumun farkındalığının olduğu ve markanız ile ilişkilendirilebilecek bir konu bulun, ve bu konuyu destekleyerek yapıcı adımlar atın. Bu noktada sadece sözlü olarak değil, maddi olarak da bütçe ayırmalısınız. Nitekim bu noktada projenin markanızla gerçekten temas etmesine önem verin.

Dünya’da olup bitenleri yakından takip edin. Dünya’da olup bitenlere kulak kabartmak, bunların nedenlerini, amaçlarını iyi analiz edip değişen tüketici beklentilerine uygun bir yol izlemek, size genç ve dinamik bir marka sesi olma fırsatı sunacaktır. Her ne kadar lokal gündem yerel değişse de, yeni jenerasyonlar global popüler kültürü çok aktif şekilde takip ediyorlar.

Peki sizin tüketici ya da sektörden biri olarak markalardan beklentileriniz ya da deneyimleriniz neler? Sizce Türkiye’de toplumsal konularda destek olan markalar hangileri?

Keyifli okumalar,
İlker İnanç
Twentify CEO

Eğer bu e-posta size forward edildiyse ve abone olmak isterseniz, linke tıklayarak Brief'e abone olabilirsiniz. ✌🏻


 

adaptation

🇹🇷 / ⏳ 16 dakika

COVID-19 pandemisinin tüm etkilerini idrak edebilmemiz biraz zaman alacak. Şirketler kendilerini yeni alışkanlıklara ve onların biriken dolaylı etkilerine hazırlamadığı sürece zayıf sinyalleri yakalama şansını kaybedecek ve piyasaları şekillendiren fırsatları kaçırma ihtimali doğacak; bu yüzden şirketlerin stratejilerini adapte etmeleri gerekiyor.

 

youtube

Google'ın her ay en yaratıcı ve en başarılı YouTube reklamlarını seçtiği YouTube Ads Leaderboard'un Eylül 2020 listesi yayınlandı! Dijital reklamcılık dünyasının yaratıcı işlerini görmek için listenin tamamına göz atın.

 

 

evdencalisma

Pandemi nedeniyle evden çalışmaya başladığımızdan beri, bazı sınırlarımız ortadan kalkmaya başladı. Gerçekten, evden mi çalışıyoruz, yoksa işte mi yaşıyoruz? Farklı yaşam tarzları ve devamlı işte olma halinin birleşiminde, hem psikolojik hem de fiziksel açıdan zorlu bir dönemden geçiyoruz.

 

ecommerce-video

E-Ticaretin Geleceği: Video
🇺🇸 / ⏳ 11 dakika

Çin, bir çok alanda Dünya'dan daha farklı ilerliyor. Geçtiğimiz sayılarda birkaç defa bahsettiğimiz TikTok, bu alandaki ilerleyişi önde götüren uygulamalardan bir tanesi, ve bu gidişle, önümüzdeki dönemde hepimiz TikTok gibi video uygulamalarından alışveriş yapacağız. Kutu açılımı, ürün kurulumu, tekstil denemeleri, ürün testi, yemek yapımı, yönergeler; hepsi TikTok'un parçası.

 

innovation

Şirketlerin %92’si İnovasyon Ortaya Çıkmadan Başarısız Olduğunu Düşünüyor
🇺🇸 / ⏳ 4 dakika

MEA bölgesindeki kurumların inovasyon liderleri, projelerinin %92'sinin henüz başlamadan başarısız kabul ettiklerini belirtiyorlar. İnovasyonların %37'si, ürün geliştirme sürecini bile geçemiyor. Kaspersky'nin gerçekleştirdiği çalışma, kurumların inovasyonlarını resmediyor. Raporun tamamına göz atmak için tıklayın.

 

 

Türk reklamcılık tarihindeki ilk pozitif ayrımcı reklam olabilir. Daha nicelerine!
 

 Bitmap-1 

Türk Ekspres Bank, 1959
  

Turkey