Öncelikle tüm kadınların 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nü kutlarız. Maalesef, bu sene, bu gün savaş gölgesinde geçiyor. Bir süredir hepimizin gündeminde Rusya ve Ukrayna arasındaki savaş var. 24 Şubat'ta Rusya'nın Ukrayna sınırlarından geçerek başlattığı işgal operasyonu, küresel bir endişeye neden oldu. Bu durum hem askeri, hem siyasi, hem de ekonomik olarak global çaplı yeni bir krize kapı aralıyor. Dünyanın askeri süper güçlerini karşı karşıya getiren bu sıcak savaş süreci, umuyoruz ki kısa bir sürede sonlanır.
Geçtiğimiz haftalarda açık havadaki maske zorunluluğunun kalkması, Türkiye’deki pandemi başından beri en büyük normalleşme adımlarından biriydi. Türkiye’de, Avrupa’da ve ABD’de, vaka sayıları zaman zaman dalgalansa da, aşılamalar ile beraber aslında COVID-19 pandemisinin ‘sonunun başında’ olduğumuzu söylemek mümkün.
Ruh sağlığımız da en az fiziksel sağlık kadar önemli.
Bu global salgın ile beraber, birçok insan kişisel sağlık durumlarının kötüleştiğini ve ilk kez zihinsel sağlık sorunları yaşadığını belirmiş. Üstelik kurumlara bildirilen anksiyete düzeyleri her zamankinden daha yüksek oranda. Kadınlar ve gençler arasında ise bu durum daha yaygın. Şu anda dünya genelinde, insanların %79'u zihinsel sağlıklarının fiziksel sağlıkları kadar önemli olduğunu söylüyor. Ruh sağlığı hizmetlerine yapılan yatırım, genel sağlık harcamalarının küçük bir kısmı olduğundan, bu krizi ele almak için daha ciddi adımlar atılması gerekiyor.
Eşitsizlikler derinleşiyor.
Pandemi eski sorunları yok etmedi, yerine yenilerini ekledi. Pandemi her ülkeyi aynı etkilemediği gibi yaş, cinsiyet, etnik köken ve mevcut eşitsizlikleri şiddetlendirdi. Pandemi sürecinde insanların evlere kapandığı ve evden çalışmanın yaygınlaştığı dönemde çocuk bakımı sorumluluğunun orantısız bir biçimde kadınlara düştüğü ve cinsiyet eşitsizliğinin körüklendiği yönünde pek çok araştırma yayınlandı. Olumlu bir tarafta ise yaşlı insanların aileleriyle iletişim kurma ya da online alışveriş gibi artıları sebebiyle teknolojiyi benimsemesi, jenerasyonlar arası olan dijital uçurumu azalttı.
Tüketicilerin istekleri tahmin edilemez.
Pandeminin başında, panik satın alımlarıyla marketlerdeki tuvalet kağıdı ya da makarna gibi temel ürünlere ait reyonların talan edildiğini hepimiz hatırlıyoruz. Fakat araştırmacılara göre sosyal kısıtlamaların neden olduğu boşluk, tükeciler tarafından premium marka deneyimleri ile giderilmeye çalışıldı. Kalıcı tüketici alışkanlıkları hakkında bir şey söylemek için biraz erken olsa da, markaların kriz sırasında ya da sonrası dönemlerinde değişen tüketici davranışlarını öngörebilmesi hala mümkün değil. Fakat bu süreç, bize neler bekleyebileceğiniz konusunda ipuçları edinmemize yardımcı oldu.
Korku ve risk tanımı yeniden yapılıyor
Pandemi boyunca ülke yönetimlerinin bu global krizi kolayca yönetememesi ya da bazı önlemlerin alınmasının gecikmesi; tüketicilerin hali hazırda kişisel sağlık, güvenlik, ve finansal stabilite gibi pek çok konuda duyduğu endişe ile beraber, kontrolün kaybolduğuna dair bir kriz yarattı. Pandemi ilerleyip değiştikçe, dünyanın dört bir yanındaki insanlar sürekli değişen bağlamlara uyum sağlamak ve hangi riskleri aldıklarını ya da hangi riskleri almaktan rahat olmadıklarını tartmak zorunda kaldılar. ABD, Rusya, Brezilya ve Almanya'da her üç kişiden ikisinden fazlasının "yaşadığım ülkede işlerin kontrolden çıktığını hissediyorum" demesi, bunun global bir duygu ortaklığı olduğunu kanıtlıyor.
Sürdürülebilir bir gelecek için liderlere ihtiyacı var.
Salgın döneminde iklim endişesi azalmadı. Hatta global pandemi bu endişeleri körükledi. Sert değişiklikler olmadan bir çevre felaketinin kapıda olduğunun bilincindeyiz. Pandemi boyunca aranan liderlik, iklim değişikliğine karşı mücadelede de aranıyor. Araştırmaya göre, insanlar yaşam tarzlarının gezegeni kurtarmak için nasıl adapte olması gerektiğinin farkında değiller. Bu da bu çevresel ve sürdürülebilirlik başarısının gelecekteki en büyük liderlik mücadelesi olduğu anlamına gelebilir.
Sürecin hala sonunda değiliz; dolayısıyla değişecek çok şey olacağının farkındayız, ve muhtemelen pandemi sonlandığında hiçbirimizin beklemediği birçok yeni davranış örüntüsü göreceğiz. Ancak bu, şu an ders çıkarmayacağımız anlamına gelmiyor. Makro ölçekte ve iki senedir gözlemlediğimiz davranışsal değişikliklerin bizimle beraber uzun bir süre daha kalacağını tahmin ediyoruz.
Keyifli okumalar,
İlker İnanç
Twentify CEO
Eğer bu e-posta size forward edildiyse ve abone olmak isterseniz, linke tıklayarak Brief'e abone olabilirsiniz.✌🏻
International Women’s Days (IWD) bu yılın resmi temasını “Ön Yargıyı Yıkın” olarak belirledi. Yaşanılan coğrafya ve eğitim seviyesine göre bazı fikirler ve davranışlar değişse de aslında hiçbir ülkede tam anlamıyla toplumsal eşitlik maalesef hala sağlanmış değil. Twentify olarak, Türkiye temsili 1.200 katılımcı ile gerçekleştirdiğimiz araştırmada bu konuya derinlemesine değindik. Araştırma sonuçlarının tamamına web sitemizden raporu indirerek ulaşabilirsiniz.
Birleşmiş Milletler'in “bugünün ihtiyaçlarını gelecek kuşakların kendi ihtiyaçlarını karşılama kabiliyetinden ödün vermeden karşılamak” olarak 17 tema etrafında tanımladığı sürdürülebilirlik, çok boyutlu bir kavram. Twentify olarak, son dönemde markalar tarafından sahiplenilmeye çalışılan bu kavramın toplum tarafından nasıl algılandığını 1,250 tüketicinin katılımıyla araştırdık. Araştırmanın tanıtım raporununa şimdi göz atabilirsiniz.
Twentify olarak 10 Mart tarihinde online olarak gerçekleşecek E-Ticaret Zirvesi’nin araştırma sponsoruyuz. Büyümeye odaklanacak olan zirve; teknoloji girişimleri, dijitalleşen şirketler, B2B ve B2C şirketleri, medya ve iş dünyasının değerli isimleriyle birlikte fark yaratanlar, markalar ve geleneksel perakendecilerden oluşan geniş ve çeşitli bir topluluğu birlikte ağırlayacak.
2 Mart 14.00'da, Bahçeşehir Üniversitesi'nden Prof. Dr. Elif Yolbulan Okan'ın konuğumuz olduğu YouTube kanalımızdaki webinarımızda nostalji üzerine konuştuk. Nostaljiyi hem tüketiciler hem de markalar yönünden konuşurken bu kavramın zaman içinde nasıl dönüştüğünü, oluşturduğu çağrışımları, güncel farkındalıklarla çeliştiği noktaları, nostalji pazarlamasının nasıl çalıştığını bol bol #tbt yaparak ele aldık.
İlgi çeken Super Bowl reklamlarını geçtiğimiz haftalarda sizlerle paylaşmıştık. Reklamlar yayınlandıktan haftalar sonra YouTube, platformda en çok izlenen Super Bowl reklamlarının listesini yayınladı. Listenin ilk sırasında, bizim de favorimiz olan Amazon Alexa reklamı bulunuyor.
Pandeminin etkisiyle uzaktan çalışmaya başladığımız bu dönemlerde iş ve özel hayatın iç içe girmesi daha da sık yaşanan bir sorun. haline geldi. Zaman yönetiminin zorlaşması, zaman zaman üretkenliğe de etki edebiliyor. Geçtiğimiz haftalarda Belçika’da haftada 4 gün çalışma teklifinin mecliste kabul edimesi beraberinde pek çok soru işaretini de beraberinde getirdi.
Şaşırtıcı ama, son dönemde TikTok kullanıcıları arasında popüler olan video kategorilerinden birisi Excel önerileri. Bu alanda da en popüler TikTok yaratıcısı, Miss Excel. Kısa süre içerisinde yüzbinlerce izlemeye ulaşan ve bu sayede kendi işini büyütmüş olan Miss Excel'in önerileri, TikTok stratejinize yardımcı olabilir.
Selpak Mentollü Mendil, 1972
Twentify Office Locations: Toronto | New Delhi | Istanbul | Dubai