Tüketici Trendlerini ve Değişen Davranışları Takip Etmek

Günümüz rekabetçi iş dünyasında, tüketici ihtiyaçlarını anlamak ve bu doğrultuda stratejiler geliştirmek, başarılı bir marka olmanın temel gereksinimleri arasında yer alıyor. Bu noktada pazar araştırması, firmalara hedef kitleyi, pazar trendlerini ve rekabet ortamını derinlemesine analiz etme olanağı sunuyor. Stratejik karar alma süreçlerini beslemek, riskleri minimize etmek ve müşteri sadakatini artırmak gibi nedenler pazar araştırmalarını hiç şüphesiz zorunlu hale getiriyor. Bu yazıda, pazar araştırmasının önemini ve tüketici araştırmalarının firmalara sağladığı başlıca avantajları derinlemesine ele alıyoruz.

 

Blog'a Geri Dönün

Ödüllü Araştırmamız: Lohusalık Depresyonu Farkındalığı Araştırması

Anne olmak şüphesiz bir insanın yaşayabileceği en güzel ve en farklı deneyimlerden biri. Yeni bir insan dünyaya getirmek ve hayatı boyunca onun sorumluluğunu almak, hem anne hem de baba için eşsiz ama bir o kadar da zor bir deneyim. Doğumdan sonra kadınlarda yaşanan duygusal değişimler ise çoğumuz tarafından bilinen bir gerçek. Peki anneler ve babalar, yaşanılan bu “duygusal değişimlerin” nedenlerini ve tanımlarını ne kadar biliyor?

Bu soru üzerine, iş ortağımız Bayer Türkiye ile birlikte “Lohusa Depresyonu Farkındalık Araştırmasını” 29 Nisan - 2 Mayıs 2019 tarihleri arasında 250 anne ve 100 baba ile gerçekleştirdik. Projemizle Altın Baykuş’u ofisimize götürdük. Araştırma bulgularımızı sizinle paylaşmak istedik. 

Lohusa depresyonu denilince akla  “ruhsal bozukluklar” kavramı geliyor

Yaptığımız araştırmaya göre lohusalık depresyonunu annelerin %96’sı biliyor. Babaların ise oranı %81. Türkiye’deki annelerin %66’sı ise lohusalık depresyonu yaşıyor.

Screen Shot 2019-09-23 at 11.13.37

Lohusalık depresyonu denince  annelerin aklına ilk “ruhsal bozukluk” kavramı geliyor. Bu kavramı ağlama, endişe ve kaygı izliyor. Babaların %36’sı eşlerinin lohusalık depresyonu yaşadığının farkında. 

Babalarda da lohusalık depresyonu deyince akla gelen “ruhsal bozukluk” kavramı oldu, bu kavramı da sinirlilik ve stresli olma izliyor. 

Babaların %36’sı eşlerinin lohusalık depresyonu yaşadığının farkında

Lohusa depresyonu yaşayan kadınların %38’i profesyonel bir destek almamış ancak yaşadığı durumla ilgili kendisi araştırma yapmış. Annelerin sadece %3’ü profesyonel destek aldığını belirtiyor.

Bebeğin doğumundan sonra ilk günlerde annenin yaşadığı kederlenme hissi, duygusal dalgalanmaları, ve buna bağlı nedensiz ağlamalar "lohusa hüznü" olarak tanımlanıyor.

Lohusa hüznü denilince annelerin aklına ilk ağlama, üzüntü ve duygusallık geliyor. Babalarda da bu durum değişmemiş, akla gelen ilk kavramlar üzüntü, hüzün ve duygusallık. 

Araştırmamıza katılan 250 annenin %72’si Lohusa hüznü ile karşı karşıya kalmış. Babaların ise %42’si eşlerinin lohusa hüznü ile karşı karşıya kaldığını belirtti. Lohusa hüznü yaşayan kadınların %45’i hiç destek almamış. 

Lohusa dönemlerinde annelerin en büyük sorunu uyuyamama. Eğer gün içinde kendilerine ayırdıkları 1 saat olsaydı, o süreyi uyuyarak geçireceklerini belirttiler. Diğer seçeneklerde ise  annelerin arkadaşlarıyla sosyalleşmek istediği ya da eşiyle baş başa kalmak isteği mevcut. 

Screen Shot 2019-09-23 at 10.13.29

Annelerin günlük yaşantılarında karşılaştığı en büyük problemler yorgunluk ve halsizlik. Bununla birlikte anneler,  bebeklerinin beslenmesi ve uyuması ile ilgili problem yaşadığını söyledi. Anneler genelde yorgun, yalnız, stresli ve endişeli hissediyor. 

Çevrelerinden en çok aşağıda ki 3 cümleyi duyduklarını belirtiyorlar;

  • Sütün yetiyor mu?
  • Geceleri çocuğun uyuyor mu?
  • Bebeğin emiyor mu?

Peki anne ve babaların arası nasıl? 

Annelerin  %76’sı bu süreçte kendisini yalnız hissediyor ve %39’u eşlerinin onlardan uzaklaştığını düşünüyor. Babaların ise %51’i yalnız hissettiklerini belirtti. 

Babaların %70’i eşiyle sevgili olduğunu, %93’ü ise eşlerine yardımcı olduğunu düşünüyor. Ayrıca babalar eşleriyle vakit geçirmek için çaba harcadığını belirtiyor.

Fakat bu düşünceleri annelerde çok da karşılık bulmamış görünüyor. Zira anneler eşlerinden karşılık alamadıklarını belirtiyor. Annelerin %41’i eşleriyle sevgili olduğunu düşünürken, sadece %64’ü eşlerinin kendine yardımcı olduğunu düşünüyor. 

Elif Topçu
YAZAR HAKKINDA | Elif Topçu
Çalışma hayatına araştırma sektöründe başlayan Elif, şu anda Twentify'da Raporlama Uzmanı olarak çalışmaktadır.
Son Yazılar

Tüketici Trendlerini ve Değişen Davranışları Takip Etmek

Günümüz rekabetçi iş dünyasında, tüketici ihtiyaçlarını anlamak ve bu doğrultuda stratejiler geliştirmek, başarılı bir marka olmanın temel gereksiniml...

Devamını Oku

Sosyal Medya Kullanımı ve Psikoloji Üzerine Etkileri

Sosyal medya, modern yaşamın ayrılmaz bir parçası haline geldi. Milyonlarca insan her gün Facebook, Instagram, Twitter ve TikTok gibi platformlarda va...

Devamını Oku

Blok Zinciri: Dijital Dünyanın Devrimci Teknolojisi

Blok zinciri teknolojisi, Satoshi Nakamoto'nun 2008 yılında yayınladığı Bitcoin makalesinde ortaya atılan bir kavram olmasına rağmen, günümüzde finans...

Devamını Oku

28 Ocak: Dijital Dünyamızda Veri Korumanın Önemine Dair Bir Farkındalık Günü

Günümüzde dijitalleşme, hayatımızın hemen her alanına nüfuz etmiş durumda. Bu sürecin merkezinde ise 'veri' yer alıyor. 28 Ocak Veri Koruma Günü bilin...

Devamını Oku