Blok Zinciri: Dijital Dünyanın Devrimci Teknolojisi

Blok zinciri teknolojisi, Satoshi Nakamoto'nun 2008 yılında yayınladığı Bitcoin makalesinde ortaya atılan bir kavram olmasına rağmen, günümüzde finans sektöründen sağlık hizmetlerine, tedarik zincirinden oy verme sistemlerine kadar geniş bir uygulama yelpazesine sahiptir. Bu teknoloji, işlemlerin güvenliğini ve doğruluğunu sağlamak için üçüncü bir aracıya ihtiyaç duymadan, dağıtık bir ağ üzerinde işlemlerin kaydedilmesini ve doğrulanmasını sağlar. Böylece, veri manipülasyonu ve sahtekârlık gibi sorunlar minimize edilirken, şeffaflık ve güven artırılmış olur.

 

Blog'a Geri Dönün

Ürün Yaşam Döngüsünde Pazar Araştırmasının Önemi

Yeni bir ürün çıkarmak şirketler için hem çok heyecan verici, hem de stresli bir dönem. Peki bu süreçte yolumuza ışık tutması adına, ürüne dair risk ve fırsatlarla ilgili yeterince içgörü topluyor muyuz?

 

“Yeni” pazarlamadaki en güçlü kelimelerden biridir. Değişimi, ilerlemeyi, statükodan uzaklaşmayı, modern çağa ayak uydurmayı ve gelişmişliği hatırlatır. İnsanlar için yeni ürünleri denemek, hayatlarına katabilecekleri yeni bir şeyin heyecanını duymak demektir. Markalar için de en iyi ilerleme ve dikkat çekme yöntemi, çoğunlukla piyasaya yeni ürünler sürmekten geçer. Fakat inovasyon, hayalini kurduğumuz kadar kolay bir şey olsaydı, piyasada onlarca Apple görmemiz gerekirdi. Bu sebeple yeni ürünler geliştirirken cesur olmamız gerektiği kadar, içgörüye sırtımızı dayamamız oldukça kritik.

 

Ürün geliştirirken süreci 3 farklı şekilde konumlayabiliriz:

  • Yeni bir konsept yaratmak: İnovasyon sonucu ortaya çıkan, bazen yeni bir pazar yaratmayı da sağlayan tamamen yepyeni ürünler
  • Mevcut ürün gamına yeni eklentiler: Aynı konseptte ürün çeşitliliğini arttırmak
  • Mevcut üründe değişiklik: Müşteri beklentilerini daha iyi karşılaması adına mevcut üründe iyileştirme yapmak

 

Yeni ürün araştırmalarının bir çoğu yeni konsept yaratmak yerine mevcut üründeki değişiklikler veya geliştirmeler üzerine yapılıyor. Bu yanlış bir yaklaşım değil, çünkü yepyeni bir konsepti kabul ettirmek, mevcut üründe geliştirme yapmaktan çok daha zor. Harvard Business School profesörü Clayton Christensen’a göre, her yıl piyasaya 30.000 yeni ürün lanse edilirken, bunların 95%’i başarısız oluyor.

  

Bu durumu RJ Reynold’s’ın 1989’da geliştirdiği yeni bir sigara ürünü ile örneklendirelim. Tam da sigaranın sağlığa zararlı olduğuyla ilgili haberlerin artışta olduğu bir dönemde RJ Reynold’s “dumansız sigara” konseptiyle tam $325M harcayarak "Premier" isimli yeni bir sigara çıkardı. Şirketin kendi CEO’sunun bile, tadının ne kadar kötü olduğuna dair ulu orta demeçler verdiği bu ürün sadece 4 ay yaşayarak bir zarar rekoru kırdı.

Geçmişe dönüp baktığımızda iş dünyasının bu tarz başarısızlıklar ve havaya saçılmış bütçelerle dolu olduğunu gözlemleyebiliriz. Bu örnekler, sonraki dönemler için birer kılavuz haline gelerek, bize ürünü lanse etmeden evvel pazar araştırması yapmanın ve riski minimize etmenin ne kadar önemli olduğunu gösteriyor.

 

Ürün Geliştirirken Hangi Aşamalarda Pazar Araştırması Kullanılabilir

blog-02 (1)

1. Lansman Öncesi

Bir çok şirket yeninin öneminin farkında ve bu sebeple ARGE’ye önemli miktarda yatırım yapmakta. Elektronik şirketleri genellikle cirolarının 15%’ine denk gelen bir bütçeyi ARGE’ye ayırıyor ve bu sektördeki hızlı değişime ayak uydurmak için çok kritik.

Yukarıdaki ürün-yaşam döngüsüne baktığımızda, bir çok şirketin maalesef hala hazırlık aşamasına yeterince önem vermeden, bu aşamayı üstün körü geçerek ürünü lanse ettiğini görüyoruz. Sonra da hangi ihtiyacı tam olarak karşıladığı belli olmayan, pazardaki talebinden bihaber olduğumuz bir ürün ortaya çıkıyor, ve bu ürünü pazarlamaya milyonlar harcanıyor. Aslında “kazara” başarılı olan ürünler de yok değil -Telefon, X-Ray, Viagra gibi -, fakat yılda 30.000 ürünün lanse edildiği bir pazarda kazara başarılı olmak için gerçekten çok şanslı olmak gerekli. 

pavan-trikutam-1660-unsplash

Pazar araştırması, pazarın gerçek ihtiyacını ortaya çıkararak, ürünün bu ihtiyacı ne kadar karşılayabileceğine dair bir tahminde bulunmaya yardımcı olur. Ürün fikrini Fikir Testine sokarak aşağıdaki sorulara cevap bulabilir, ürünün pazardaki ihtiyacını daha iyi saptayabilirsiniz:

 

  • Konseptin amacı yeterince anlaşılır mı, potansiyel alıcılar/tüketiciler ürünün faydalarını inandırıcı buluyor mu? (ürünün anlaşılırlığını sorgular)
  • Ürün bir ihtiyacı karşılıyor mu? (pazar büyüklüğünü tahminlememizi sağlar.)
  • Mevcut ürünler nasıl, ne sıklıkta, tam olarak ne amaçla kullanılıyor? (olası tüketici davranışı konusunda fikir verir)
  • Mevcut ürünleri kullanırken tüketiciler ne gibi zorluklarla karşılaşıyor ve hangi ihtiyacı tam olarak karşılamıyor? (pazardaki boşlukları saptamaya yardımcı olur)
  • Ürünün algısında önerilen fiyat makul mü? (tüketicilerin ödemeye razı oldukları fiyatı anlamamızı sağlar)
  • Tüketiciler bu ürünü almaya ne kadar istekli? (potansiyel talebi belirlemeye yardımcı olur)

 

Şirketler çoğunlukla bu soruların cevaplarını bildiklerini düşünürler. Sony, eVilla ürününü lanse ederken de benzer bir durum oluşmuştu. Internete erişim sağlayan bu ürünü lanse etmeden önce yeterince pazar araştırması yapmayan Sony, yalnızca 3 ay sonra ürünü raflarda kaldırmak durumunda kaldı, çünkü ürün kullanıcıların beklentisini karşılayamadı. Sony eğer yeterince araştırma yaparak pazarı ve tüketicinin olası tepkisini daha iyi anlasaydı, hem bütçesel olarak hem de ürünü geliştirmeye ve pazarlamaya harcanan insan gücü olarak çok ciddi bir tasarruf yapmış olabilirdi.

 

2. Pazara Giriş ve Büyüme

Karşımızda ürünü ayağa kaldırmak ve büyüme sürecine destek olmak için cevaplanması gereken 3 ana soru var:

  1. Ürün/şirket bu aşamada hangi noktada?
  2. Nereye gitmek istiyor?
  3. Bunu nasıl başarabilir?

 

Pazar araştırması tüm bu sorulara cevap vermede oldukça etkili bir araç. Pazarın büyüklüğünü, büyüme alanını, dağıtım kanallarını, tüketici segmentlerini ve satın alma kararına etki eden faktörleri değerlendirirken, aksiyon alanlarınızı daha iyi saptamanızı sağlar. Aynı şekilde fiyatlama, paket tasarımı, promosyon ve servis hizmetlerinizle ilgili yol gösterir.

 

Vakit nakitten daha değerli artık.

Tüm bu araştırmaları yaparken pazarın giderek artan değişim hızını da göz önünde bulundurduğunuzda zamana karşı yarıştığınız bir durumda bulabilirsiniz kendinizi. Kotler and Keller’ın da söylediği gibi “Erken davranmak çok şey kazandırır”. Bir araştırmaya göre bütçesini aşmadan, fakat 6 ay geç lanse edilen ürünlerin ilk 5 yılda elde ettiği karlılık 33% daha az olurken, bütçesinin 50% üzerinde harcamasına karşın zamanında lanse olan ürünlerin karlılığı yalnızca 4% daha az oluyor. Yani kısaca, vakit nakitten daha değerli artık. Bu araştırmalara aylarınızı harcamak yerine, Twentify gibi dijital platformlar sayesinde saatler içerisinde sonuç alarak hızlanmak elinizde.

 

3. Olgunluk

Ürün yaşam döngüsünün bu aşamasında ürünün büyümesi iyice yavaşladığından, lansman öncesi belirlediğimiz kriterleri, pazarın güncel durumunu daha iyi anlayarak tekrar düzenleyebiliriz. Örneğin, fiyat araştırması ile optimum fiyat dengesini belirleyebilir, pazar genişliğini ölçebilir, ürün testiyle kullanıcıların ürünle ilgili güncel deneyimini öğrenebilir ve ürünü geliştirmek için fırsatlar yaratabilirsiniz.

Ürün testleri ve Kullanıcı Memnuniyet Araştırmaları bu aşamada ürün kullanım sürekliliğini sağlamak adına oldukça önemli. Mevcut kullanıcıyı memnun etmeye devam etmek için düzenli olarak ürünün gelişime açık noktalarını saptamak ve bu noktalara yatırım yapmak şart. Bir çok şirket ilk 5 yılında müşterilerinin %45-50 gibi bir oranını kaybederken, bir yandan da yeni müşteri kazanmak mevcut müşterileri elde tutmaktan 20 kat daha pahalı bir hale geliyor.

blog-03

Bir örnek üzerinden gidersek, ofis mobilyaları satan bir X şirketi, tüm tedarikçilerin benzer göründüğü bir endüstride standart bir tedarikçi olarak bilinebilir. Bu durumda X şirketi’nin mobilyası, yani ürünü, şirketin değer teklifinin %95’ini oluşturabilir. Diğerlerinden hiç bir farkı olmayan bir değer teklifi hem de. Fakat X şirketi eğer yeterince pazar araştırması yapmış olsaydı, sektörde ofis eşyası satın alan şirketlerin mobilyaları kişiselleştirme, ofis dekorasyon desteği, ya da akşam 5’te sonra teslimat imkanı gibi tam olarak karşılanmayan bazı ihtiyaçları olduğunu farkederdi. Bu ihtiyaçlara yönelik çözümler sağladığında X şirketi değer teklifini bunlarla güçlendirir ve pazarda ayrışmayan ürünü değer teklifinin çok daha ufak bir kısmını oluşturabilir. Bunun gibi içgörülerle tıkanma noktasına gelmiş bir ürünü tekrar canlandırmak için iyi bir fırsat yakalayabilirsiniz.

 

4. Gerileme

Ürün yaşam döngüsünün son aşaması olan gerileme/küçülme döneminde genellikle ürün daha uygun fiyatlı ya da daha etkili bir kullanıma sahip rakipleri tarafından yerinden edilir. Fakat tüm ürünler bu aşamada ölmek zorunda diye bir kural yok, hatta geliştirme ve iyileştirmelerle canlanma dönemine girebilir. Bu tür fırsatları da ancak pazar araştırmasıyla saptayabilirsiniz. Volkswagen Beetle örneğini düşünecek olursak, 1970'lerde hippi kuşağının da etkisiyle milyonlarca satmış olan ikonik araba, bir süre sonra etkisini yitirmiş ve yerini daha modern arabalara bırakmıştı. Yıllar sonra nostalji ve retro trendi yükselişe geçtiğinde, pazarda 70'ler ruhunu arayan tüketiciler olduğunu farkeden VW bu modeli modernize ederek yepyeni bir tasarımla tekrar piyasaya sürdü, böylece ürünü yeniden canlandırmış oldu.

felix-schutze-443331-unsplash

Yaşlanan ürünler için yeni pazarlar bulmak da bu şekilde mümkün olabilir. Fiat ve Renault, Amerika gibi gelişmiş bir ülkede modası geçmiş bazı araba modellerinin, gelişen ülkelerde hala revaçta olduğunu farkettiğinde, bu modellerin üretildiği bazı fabrikalarını Rusya ve Çin’e satmıştı.

 

blog-01 (1)

Peki Neden Twentify?

Bu kadar çok aşamada bunca içgörü yakalama fırsatı varken, zaman ve bütçe engeline takılacağım diye endişe etmeye gerek yok. Pazar araştırmasını dijitale taşıyarak ve tüketicilere doğrudan erişerek istediğiniz içgörüye çok daha hızlı ulaşabilir, hem de bütçenizle daha sık araştırma yapabilirsiniz.

Trendler bu kadar hızlı değişirken, bu hıza ayak uydurmak her şirket ve ürün için çok önemli. Hemen Twentify’ın çözümlerine göz atın, siz de bu hıza kolayca ayak uydurun.

Ecem Korkmaz
YAZAR HAKKINDA | Ecem Korkmaz
Marketer with 4+ years of corporate experience as an ex-Turkcell. Ecem joined Twentify in the beginning of 2018 as Growth Marketing Manager focusing on current customers.
Son Yazılar

Blok Zinciri: Dijital Dünyanın Devrimci Teknolojisi

Blok zinciri teknolojisi, Satoshi Nakamoto'nun 2008 yılında yayınladığı Bitcoin makalesinde ortaya atılan bir kavram olmasına rağmen, günümüzde finans...

Devamını Oku

28 Ocak: Dijital Dünyamızda Veri Korumanın Önemine Dair Bir Farkındalık Günü

Günümüzde dijitalleşme, hayatımızın hemen her alanına nüfuz etmiş durumda. Bu sürecin merkezinde ise 'veri' yer alıyor. 28 Ocak Veri Koruma Günü bilin...

Devamını Oku

Uzaktan Çalışmanın Yükselişi: Dijital Göçebelik ve Yeni Çalışma Kültürü

2020 yılında başlayıp günümüzde dahi etkileri süren pandemi, iş dünyasında da köklü değişikliklere sebep oldu. Ofislerden evlere, sabit çalışma saatle...

Devamını Oku

Aktif Veri - Pasif Veri

Günümüzün dijital çağında veri, iş dünyasından kişisel hayata kadar her alanda büyük bir önem taşımaktadır. Ancak veri çok çeşitli biçimlerde gelir ve...

Devamını Oku