Teknoloji, insan davranışlarını baştan aşağı değiştirdi/değiştiriyor. Peki, bu hızlı Dünya'da firmaların dikket etmeleri gereken büyümenin yapısal parçaları neler ve markalar adapte olmak için neler yapmalı? Büyümenin yapı parçalarına göz atın.
Teknoloji medyayı, alışveriş deneyimini, meslekleri, çalışma hayatını, ulaşımı — kısacası tüketicilerin ve tabi ki bizim etkileşimde bulunduğumuz tüm sistemleri baştan aşağıya değiştirdi ve değiştirmeye devam ediyor.
İlk etkilerini radyonun hayatımıza girişi ile 1900'lü yıllarda hissettiğimiz teknoloji, 1940'lı yıllarda televizyon, 1960'larda bilgisayar, 1990'larda ise internetin gelişiyle tüketici davranışlarını değiştirdi, bu durum da pazarlama dünyasının dinamiklerinin evrimleşmesini sağladı. 2007'ye geldiğimizde ise ilk iPhone’un tanıtılması ile hayatımıza giren akıllı telefonlar, bütün dinamikleri değişti.
Akıllı telefonlar, medya, iş, ve tüketim hayatımızın baştan aşağı değişmesine ve evrimleşmesine sebep oldu. Yaşanan değişim öyle bir boyuta ulaştı ki, ABD’deki sakız satışları büyük bir oranda düştü.
Sakız satışlarının düşüşündeki nedenlere gelmeden önce, tüketicilerin medya tüketimlerindeki süredeki değişime göz atalım.
eMarketer’ın 2012–2018 arasındaki değişimi yansıttığı verilerden ABD’deki yetişkin tüketicilerin medya araçlarındaki tüketim sürelerindeki değişimi incelediğimizde, televizyona harcanan sürenin 2012'de 278 dakikadayken, 2018'de 235 dakikaya düşdüğünü, mobil tüketimin ise 2012'de 86 dakikayken, 2018'de 203 dakikaya yükseldiğini görüyoruz. Evet, tüketicilerin medya tüketim davranışları değişiyor ve bu durum pazarlamada mecralara ayrılan bütçeleri ve odağı doğrudan etkiliyor.
Kaynak: How Apple’s iPhone changed the world: 10 years in 10 charts, https://www.recode.net/2017/6/26/15821652/iphone-apple-10-year-anniversary-launch-mobile-stats-smart-phone-steve-jobs
ABD’deki sakız satışlarının 2007–2016 yılları arasındaki kümülatif değişimine baktığımızda, bu yıllar arasında sakız satışlarında %15'lik bir kümülatif düşüş gerçekleştiğini görüyoruz. Kasa yanlarındaki alanlarda satılan ve satın alma dürtüsü yaratan bu ürünler, sıralarda akıllı telefon kullanımının artması ile birlikte bir düşüşe giriyor. iPhone ile başlayan ve hayatımızda en aktif kullandığımız araçlardan olan akıllı telefonlar, hem mağaza içerisindeki dürtüsel davranışlarımızı, hem de alışveriş sürecini doğrudan etkiliyor.
Teknoloji ve erişimin getirdiklerinin temelinde iletişim ağı ve insanlar arasındaki bilgi paylaşımı yatıyor. Bu erişimin hayatımıza getirdiği hız ve hacim, rekabetin artmasından ötürü firmaların büyüme modellemesinde zorlanmasına ve rekabette farklılaşamamasına yol açıyor.
Peki firmalar bu değişen Dünya’da neler yapmalı, kendilerini nasıl konumlandırmalılar? Firmaların büyüme için kaldırmaları gereken ana kaldıraca göz atmadan evvel, büyümenin anatomisini anlamak ve bu kaldıracı doğru yerlere kanalize ederek sürdürülebilir büyümeye ulaşmak gerekiyor. O yüzden, büyümenin yapısal parçalarına göz atalım.
Anatomi: Büyümenin Yapısal Parçaları
Her ne kadar büyüme dediğimizde aklımıza satış hedefleri, bütçeler ve alt metrikler gelse de, hedefler ile büyümenin yapısal parçalarını karıştırmamak gerekiyor. Tüm endüstrilerde farklı olan hedef ve metriklerin aksine, büyümenin yapısal parçaları bize tüm endüstrilerde geçerli bir yapı sunuyor.
Uzun bir süredir benzer yapı taşlarını içinde barındıran bu model, her ne kadar değişen her iletişim kanalı ve tüketici davranışı ile birlikte önem sırası açısından bazı endüstrilerde değişmiş olsa da, insanlığın takas ve sonrasında para ile ticaretin sürdürüldüğü ekonomik düzende varlığını koruyor.
Bu noktada, büyüme bir firma için 5 yapısal parça içeriyor. Büyümenin bu 5 parçasını bir akış içerisinde belirtecek olursak, şöyle bir sıralama yapabiliriz;
- Firma, tüketicilerin ihtiyaçlarını tanılar ve hedef kitlesini detaylı bir şekilde tanır,
- Hedef kitlesinin ihtiyaçlarına yönelik ürün fikri geliştiren firma, bu fikri uygulamaya geçirir ve etkin bir dağıtım ve fiyatlama stratejisi ortaya koyar,
- Ürünleri sunulmuş olan firma, hedeflediği dönüşümü yaratacak iletişim kampanyaları ile hedef kitlesine ulaşır,
- Satış noktalarını ziyaret eden tüketicilere doğru bir satış ve satış sonrası deneyimi sunar,
- Tüm bunları gerçekleştirirken, hedef kitlesinde yaratmak istediği algıyı haritalar ve tüm çalışmalarıyla birlikte başarılı bir marka inşa eder.
Burada anatomide göz ardı edilmemesi gereken nokta, bu süreçlerin iki katmanda yer alması. Tüketici, ürün, iletişim ve deneyim birbiri ardına — bazen paralel — ilerleyen alanlar olsa da, marka hem bu aksiyonlardan etkilenen, hem de sürekliliğe sahip olan bir kavram. Bu yüzden, marka inşası, diğer aksiyonlar ile aynı anda değil, paralelde her zaman varolan bir çalışma olarak yer almalı.
Peki, bu parçaları nasıl kullanıyoruz?
Yapının Aksiyon Haritası: Ürün Yaşam Haritası
Dünya her ne kadar değişse de, değişen şeyler akışın kendisi değil, içeriği oluyor. Ürün satış tarzı açık ve gramaj usulü satıştan, statik gramajlı ve paketli hale dönüşse de, dağıtım kanalı fiziksel CD’lerin bulunduğu mağazalardan uygulama pazaryerlerine evrilse de, yine bir ürün statış ve dağıtım stratejisi izleniyor, yine benzer şekilde prototipler test ediliyor, ya da bu ürünler pazarlanıyor.
Ürün yaşam haritası, tüketici ihtiyacının belirlenmesinden ürünün satış sürecine kadar tüm aksiyonları kapsayan bir iş süreç haritası. Harita olarak isimlendirmemizin sebebi ise, her ürünün pazara girdikten sonra girdiği büyüme ve gerileme dönemlerinde nasıl bir süreç izlemeleri gerektiğini detaylı bir şekilde göstermesi.
Büyümenin yapısal parçaları ile aynı sırada ilerleyen ürün yaşam haritası aksiyonları, büyümenin sürdürülebilir kılınabilmesi adına yapılması gerekenleri gösteriyor.
Öncelikle tüketici ihtiyaçları anlaşılmalı, sonrasında ürün geliştirilmeli ve test edilmeli, pazarlama ve marka stratejisi belirlenmeli, dağıtım aksiyonları ile birlikte iyi bir kanal deneyimi hazırlanmalı, iletişim kampanyaları ile tüketiciler kanallara yönlendirilmeli ve satış kanallarında tüketicilere iyi bir deneyim sunulmalı. Sonrasında ise ürünün yarattığı potansiyele göre yan ürünler geliştirilmeli, ya da yaşam evresine göre yeniden yapılandırılmalı.
Büyümenin Ana Kaldıracı: Tüketici Odaklılık
Büyümenin yapı taşlarından bahsettik. Yapı taşları, doğru sırada ve etkin bir şekilde yönetildiği zaman başarılı ve sürdürülebilir büyüme, firmalar için akıllıca sağlanabilir. Peki bu noktalara nasıl ulaşacaksınız?
Teknoloji sayesinde kurulan iletişim ağında, insanlar arasındaki bilgi paylaşımı, daha önce tahmin edilemez bir boyuta geldi. Bilgi paylaşımının artması, erişimin genişlemesi ve hayatın hızlanması ile birlikte rekabet artıyor, birçok alanda hacim artıyor ve artık ufak kararlar bile daha sofistike bakış açıları gerektirebiliyor; bu da tüketicilerin kendi aralarında farklı iletişim yolları yaratmalarına, ve farklı trendleri, farklı bakış açılarını birbirleriyle daha ölçekli bir şekilde paylaşmalarına imkan tanıyor.
Tüketici davranışlarındaki bu değişim içerisinde firmaların büyüme gerçekleştirebilmeleri için, geleneksel iş yapış şekillerini yenilemeleri, yeni dünyaya adapte olmaları ve sürekli bir devinim içine girmeleri gerekiyor. Bu noktada firmalar, başarılı olmak için eski lineer yapılarını yıkmanın ve sürekli gelişim içinde olmanın gerektirdiği bir çağda bulunuyorlar.
Yani, tüketicileri tanımak, tüm süreçlerde onlar ile etkileşim içinde bulunmak ve ürünler ile tüketici ihtiyaçlarını adreslemek oldukça önemli. Dolayısıyla, sürdürülebilir büyümenin ana kaldıracı, tüketici odaklı hareket etmek.
Firmalar artık 7/24 erişilebilir durumda olmalı, satın alma/ürün/hizmet deneyiminde farklılaşmalı, tüketici odaklı ürünler geliştirmeli ve trendlere uyan, gerçek zamanlı pazarlama çalışmalarına imza atmalı. Aksi taktirde, bugünün eski firmaları, yerlerini yarının yeni ve daha çevik firmalarına bırakacak.